Kendi yaptığı sağlam kaleleri vardı. Aşılmaz sınırları...
Herkesin o sınırları geçmesine izin vermezdi. Veremezdi ki. İzin verirse kalesi yıkılır, şehrini savunmasız bırakmış olurdu. Böylece bir kez daha işgal edilirdi yurdu. En çok korktuğu şey buydu.
Varsın soğuk, duygusuz desinlerdi. Her şey işgalden kurtulalı çok zaman geçmemiş şehri içindi. Bir kez daha işgal edilirse; evsiz, yurtsuz kalacaktı. Yeniden almak için gücü yoktu, biliyordu.
Kalesi yıkılırsa, özgür olamayacaktı. Yaşamak için bir sebebi de kalmayacaktı artık.
Kalesi yıkılırsa, özgür olamayacaktı. Yaşamak için bir sebebi de kalmayacaktı artık.
Adeta bir yaşam mücadelesiydi. Siyah beyaz sandığı hayatta ne çok gri olduğunu büyüdükçe anlıyordu. Yani gelen dost mu düşman mı anlayamadığı dönemlerdeydi. Griye sen iyisin gel, sen kötüsün git diyemiyordu.
Kah savunmasız kalıyordu o kalesi, kah en güçlü askerleriyle savunuyordu kendini.
Bir gün yeni bir gri geldi. Dost mu düşman mı anlayamadığı...
Sapasağlam kalelerine girmesine izin verdi. Sonra grinin siyah sandığı her şeyden daha siyah olduğunu gördü. Ama artık iş işten geçmişti...
Bir gri, bir siyah, bir de sapasağlam sandığı kumdan kale kaldı kanlı ellerinde...
Çoğu zaman bir renk bile sayılamayan, ortada kamış, net olmayan 'gri'...
YanıtlaSilSiyaha mı daha yakın, beyaza mı? İlla birine yakın olmak zorunda mı?
Belki de belirsizlikti onu bu çemberin dışına iten,
dost mu düşman mı kestirilemeyen...
Bir renge yakın olsaydı her şey daha kolay olurdu. Griden gelecek olan neyse hiçbir zaman kestirilemiyor.
YanıtlaSilVe bu belirsizlik insanı yiyip bitiriyor.
Bir umut her şeyin bir temennisi var… Düşlerin, acıların, hüzünlerin algı dünyasına dair renkler gibi bir ahengi var. Hayatımızı kelimelerle, cümlelerle canlanan birer anı olarak zihnimizde var edip onları bir kelebek kozası gibi etrafımıza örüyoruz. Kim bilir belki de yaşadıklarımız bir değişime nedendir. Hayat insana öğretmen olmaya pek muktedir, her yaşananın bize öğreteceği bir şey vardır, tıpkı umutla umutsuzluğun kesiştiği bir yerlerde arafta kalıp, Umutsuzluktan umudu öğrendiğimiz gibi.
YanıtlaSilHayat ve renkler o kadar iç içe ki. Mesela siyah; yas ve karamsarlığın rengi.
SilUmutsa beyazda gizli bence. Griler arasında beyaz giyebilmek kişinin arafta kalıp umudu öğrenmesi gibi.
Öğreneceğimiz çok şey var daha...
bazan oyle çaresiz bırakıyorlar , kolunu kanadını oyle bir kırıyorlar ki..ne sağlam durabılıyosun ne de mücadele etmek için gücün kalmış oluyor..umut dünyası işte... yaşamaya devam ...eline sağlık cnm
YanıtlaSilGrilerin çokluğu kadar varız, yine de kaleleri sağlam tutmaya bakacağız....
YanıtlaSil