Bumerang - Yazarkafe

31 Aralık 2022 Cumartesi

Duvar



'' Dağları, tepeleri, tümsekleri aşmışken; türlü yolların zorluklarında boğulmaktan son anda kurtulmuşken

Ne yapsam hep eksik kalan, bir türlü aşamadığım o duvar sen misin?

Notaların bir dili vardı, sözleri kişilerin hikayeleriyle tamamlanırdı. Bu yüzdendi enstrümanların yüreğe çok başka dokunuşu. Bu yüzdendi herkesin duvarlarının farklı oluşu. Her duvara sırt yaslanmadığı gibi her dört duvar da ev olmuyordu. Evi zamansızca yanmışlar bunu iyi bilirdi.''

Hikayesini anlatırken böyle başlamıştı söze. Sonra aslında hikayem dediği şeyi kendinden başka kimseye anlatmamış olduğunu fark etti. Ama o kadının gözleri, sanki her şeyi biliyorum, birlikte çözebiliriz der gibi bakıyordu. Gözlerinin derinlikleri, renk geçişleri, hatta hangi bölgelerinin kanlandığına kadar biliyordu. Bu, her akşam dönülen evin yolu gibi ezbereydi zihninde.

17 Aralık 2022 Cumartesi

Sevgilim

 

Aşkların, savaşların şiirden çıktığı bir düş benimkisi.
Dikenler üstündeki bir yolu dümdüz çiçeklerle kaplamaya çalışmanın nafile çabası.

Oysa yollar yokuşlu ve sisli olurdu. Kenarda felaketine erken kavuşmuş hayvan cesetleri. Issız, kimsesiz, hissiz bir düşte ip üzerinde var olmak kolay mı sandın?

Göz kenarlarında oluşmaya başlayan çizgiler, beyazlamaya başlayan saçlarını izlemenin manzarasını herhangi bir şehrin herhangi bir tepesi sağlayamazdı. Benden başka herkesin yorduğu ellerine yazık oluşuna, yıllar ve yolların yanında ben de şahidim. 

1 Ekim 2022 Cumartesi

Günce 9

 Merhaba sevgili okur. Bir haftadır ağır bir soğuk algınlığı geçiriyorum. Tam iyileşiyorum derken bugün de yataktan kalkamayacak kadar ağrım vardı. Akşamüstü toparladım neyse ki. Duramadım, hemen temizlik yapmaya başladım. Ah bu annelerimizden gördüğümüz özgecilik, yatsana biraz daha Gizli Özne dedim ama ne fayda.

 O kadar çok hasta oluyorum ki bazen cidden babamın bu kız kendine bakamıyor mu sorusunun haklılığını sorguluyorum. Ben galiba yaşamayı beceremiyorum. Ne kadar dikkat edersem edeyim bir şekilde kötü oluyorum.

30 Ağustos 2022 Salı

Zehir



Güneşin batışında her akşam, şahsıma münhasır yangınlarımdan, bir kor düşmez mi yüreğine?

Bana şifa olmayan ilaç, sana zehir olmaz mı?

En güzel cümlelerin, en güzel betimlemelerin katli ancak yanlış bir adreste mümkünken, mümkünlerin nasıl imkansıza dönüştüğünü kahkahalarla ağlayarak izledim ben.

Biliyor musun sevgilim, Tanrı'nın yeryüzündeki gülümsemesi artık yalnızca azabı. 

Cümle değişti. Tanrı'nın en büyük azabı yeryüzündeki gülümsemesidir artık.

Bu hayat benim

Bu hayat benim değil. 

Bu eller benim

Bu eller benim değil.

Benim olsaydı ellerimden kayıp giden ellerini, hayatımdan kalbimi dağlaya dağlaya gidişine izin verir miydim hiç?

İnsan içine atmamalıydı. Çığlık çığlığa bağırmalıydı acısını. Ki acısı biraz olsun dağılsın. İçimden çıkıp yine içimde yankılanan, her yankıda kulaklarımı, kalbimi, gözlerimi mil çekilmiş gibi yakan bu acıyla söyle sevgilim, nasıl yaşanır?

Aynalarda ölsen bile temizlenmez ellerinin izi, dediğin bir kalp sancısıyla nereye gidersen git, yol da acı da içindedir, geçmez.

Kaç intihar planı kurtarır hayatımı?

Şifamı zehir eyleyen bu hayattan artık hiçbir beklentim kalmamışken söyle, hangi mutluluk yalancı gülümsemelerimi bile güldürebilir?

Aklımın iplerini hiç bilmediğim diyarlara saldım. Arayışta değilim. Sonda, en sonda aklım. En sonu bekliyorum. En sonumu bekliyorum.

Ellerim sevgilim, eldiven takıp korunduğum sarı siyah tuğlaların en keskin uçlarında törpülediğim ellerimden, hiç tutmadığım ellerinin izi geçmedi.

Gözlerim sevgilim, hayalimdeki kimsesiz evlerin hiç doğmamış çocuklarının hüznünden bir parça kopardı da yaşlarımda kokun geçmedi.

Saçlarım sevgilim, uçlarına kadar kırıldıkları her yerde senden bir parça bıraktılar da yine de senden geçmediler.

Ayaklarım sevgilim, senden geriye giderken bile çıkmaz sokaklarda, cılız bir sokak lambasının ışığındaki umuda sığındılar da yine de geri dönmediler.

Bu ev, artık yuva değil. Bu duvarlarda artık ismin yerine dünyanın herhangi bir yerindeki hıçkıra hıçkıra yazılan en acı cümlelerden derlenmiş, her satırında gözyaşı olan bir roman yazıyor.

Bu roman acı, bu roman cinnet, bu roman ölüm.

31 Temmuz 2022 Pazar

Veda Günlüğü



 Açık renk kotu, beyaz ve özenlice ütülenmiş gömleği, beyaz spor ayakkabıları, her zaman kısa kestirdiği saçları, soluk benziyle zihninin en güzel odasında yer alıyordu. Yana doğru kayan dudağıyla son kez gülümsemişti veda ederken, gülüşüyle ilgili en güzel olan şey oydu zaten.
Kalpte ise tüm odaları katıp tek bir salon yapmıştı yerini. Yani bu veda bir evin odalarını sığınağa çevirmişti. Sığınakta tek oda, tüm ayrıntılarıyla ezbere bilinen bir silüet vardı artık; girişler ve çıkışlar yasaktı. 
Birtakım yaşamsal malzemeler, sınırsız tütün ve içecekler vardı. Tütün dumanları acının katsayısına paralel olarak yoğunlaşıyordu. Bir cam bıraksa iyi olurdu aslında, nefes almak için. Ama artık nefes almanın dışarıda veya içeride, denizde veya ormanda olmasının hiçbir önemi kalmamıştı.
''Bir sevgi, bir de sevgisizlik her şeyi yaptırır'' derlerdi insana. Bu veda sevgiden miydi, sevgisizlikten miydi bilmiyordu. Ama evleri sığınağa çeviren vedaları hiçbir insan hak etmiyordu.
 Sığınaktan çıkmak için yılda bir günü vardı kadının. Onun gittiği gün.  Bugün de o döngü günlerinden biriydi. 
Yine aynı yollardan, aynı şarkılarla, aynı adımlarla gidiyordu. Güneşin doğuşundan yeniden doğuşuna kadar devam eden bir bekleyişti bu.
Tren garında veda eden her anne, her çocuk, her aşık biraz oydu. Başka acılardan kendine pay çıkarmayı hep sevmişti kadın.
Gözyaşlarının akışındaki ritimden ne şarkılar çıkıyordu, tadından ne yemekler, bilseniz. 
Yerine hiçbir şeyi koyamayacağı bir boşluğu kucaklıyordu her gittiğinde. 
Siz hiç hayatınızdaki her şeyi, bir boşluğun sessizliğine tercih ettiniz mi?
Hani düşüncesini bile hiçbir varlık bölmesin istediniz mi?
Peki her sene aynı yıkımı, aynı acıyla karşıladınız mı?

11 Temmuz 2022 Pazartesi

Liman



Kıyıya yanaşırken limanın yangınına bile şahit olamamış bir gemi hüznü yüreğimde
Dibini bilmediğim engin denizlerde boğulmaktı artık kaderim

Oysa yola ne umutlarla çıkmıştım; yüreğimde, prangalarından kurtulmuş ürkek bir serçe
Sonsuza dek uçacağını sanıp, karşılaştığı ilk yırtıcının avıydı son nefesinde

Yıllarca çalınmamış, telleri paslanmış, akordu bozulmuş bir gitar ellerimde
Son kez o en sevdiğim şarkıyı söylerken, sesimin duyulmadığı fark edene dek çabaladığım

Çok sular aktı zamanın geçmez dendiği bu diyarda, zeytinliklerin yerini alan apartmanların
Soğuk duvarlarından sızan sessiz çığlıkları duyan olmadı

14 Mayıs 2022 Cumartesi

Kara Delik



Kahverengiden yeşile doğru ilerleyen bir renk cümbüşüydü ortasına düştüğüm kara delik. Dikkatli baktığımda kaybolmasam, ezbere bildiğim dikenli yollarında yürümem işten bile değildi.
Kayıp, soğuk, rengini yitirmiş gecelerdeki bütün iç çekişler yarım gülümsemendendi. Gülümserken ağzının kenara doğru kaymaya başladığı ilk andan itibaren yüreğimde filizlenen çiçek bahçesinden habersizdin tabii. Haberi olsa böyle bir çiçek bahçesine nasıl kıyardı ki insan?

 Her insan dedik, farklı bir hikayedir. Bir davranışın, bir sözün o insanın dünyasında ne ifade ettiğini, neleri değiştirdiğini hiçbir zaman gerçek anlamda bilmeyeceğiz. Mesela sen kara delik, içinde kaybolduğum zamanlarda hissettin mi çırpınışlarımı?

12 Nisan 2022 Salı

Günce 8


 Merhaba sevgili okur. Uzun soluklu, bol hastalıklı bir merhaba.

Görüşmediğimiz süreçte beşinci ameliyatımı geçirdim. Daha önce dizimde bir ödem durumundan bahsetmiştim, işte o ödem dizimdeki bursa denen bir zarın (bademcik gibi faydalı bir yapı) iltihaplanması sebep oluyordu. Doktora göre çömelip kalkarken yaptığım ters bir hareket sebep olmuş.

Altı aydır dizlik, buz masajı, antibiyotikler ve kremlerle yaşıyordum. Eşofmandan başka bir şey giyemiyordum. Şimdi az önce bahsettiğim tüm şeylerden nefret ediyorum. İçim dışım ilaç oldu. Altı aydır sürekli nüksettiği için bursayı alma kararı verdi doktorum. Ameliyattan çok basit, on gün içerisinde okula dönersin, dizlik kullanmayacaksın, çok rahatlayacaksın diyerek bahsetti. Doktordan ameliyatta lokal anestezi rica ettim. Önceki dört ameliyatımda tamamen uyutulmuştum ve sonuncusunda uyanma aşamasında neredeyse boğulacaktım. Bir de bunu tecrübe edeyim dedim :)

Bir ay önce ameliyatım gerçekleşti. Diren olduğu ve bacağımı oynatmamam gerektiği için bir gece hastanede kaldım. Sabaha kadar buz torbalarının biri gitti, biri geldi. Her uyandığımda biri iğne yapıyor, teşekkür edip uyuyordum o gece :) Eşim yoğun çalıştığı için annem ve babam geldiler yanıma. Benim on günlük rapor bir ay heyet raporuna döndü ameliyattan sonra. Doktorun beklediğinden daha kötüydüm çünkü. Okul için hiç istemediğim bir ara vermiş oldum. Çocuklarımı başka bir öğretmene emanet ettim. Kıskanç biri değilimdir ama ne yalan söyleyeyim çocuklarımı çok kıskandım. Allah'ım dedim. Öğretmenlerini sevsinler ama benden çok sevmesinler :)

Çorabıma kadar annemin giydirdiği bir haftanın sonunda biraz toparlandım, fizik tedavi egzersizlerine başladım. Lavabo ve yemek dışında hep yatmam gerekiyordu. İyiye gidiyorum derken Ramazana birkaç gün kala yeniden dizimde doluluk ve şişlik hissettim. Bayağı ağladım. Çünkü bu durum gerçekten psikolojimi bozdu. İçinden bir türlü çıkamayacağım bir döngüde hissettim kendimi.

3 Nisan 2022 Pazar

Gece


Parmak uçlarından beynine kadar yeri vardı. Tıpkı damarlardaki kan gibi tüm vücudunda dolaşan, olmadığında yoksunluk belirtilerine yol açan bir maddeydi sanki.
Gurbet üzere doğulmuş bu dünyanın en beter sürgün yerinden bir geceydi işte. Yıldızlar göz yaşları buğularında kaymak üzere gibi görünüyorlardı. İçmeyi bırakmıştı. Bulanık yaşamayı sevmiyordu. 

Sevmenin her halini dibine kadar yaşadığı için acıyı da adamakıllı yaşayacaktı, kendini uyuşturmak anlamsızdı. Duygular ya var olmalı, ya da en dibine batmalıydı yerin. Çağdan dert yanan insanlar hiç samimi gelmiyordu artık.
İsteyen her şeyin en güzelini en sonuna kadar yaşardı. 
 
Şiirlerle arası bozuktu. Bazen öyle şiirler yazıyordu ki kelimelerin bile canı yanıyordu. Ömrüm yettiğince demişti. Sabır demişti. Ama sabır da yorulurdu işte. 

Yutkunamadığı bir damla anıdan okyanuslarda boğulmaktı payına düşen. Oysa bazı hayaller bazı hayallerle bir hayal dükkanı açmış olsa herkese yetecek kadar umudu vardı…

Kelimeler öyle herkese alelade kullanılacak şeyler değildi. Özellikle anlamayan biri için. Nefsi de nefesi de tükenmişti. Şuanda, tam burada son nefesini verse ruhu bile duymayacaktı. Bu yüzden kelime israfından kaçınıyordu. Bilirsiniz, israf günahtır.

20 Şubat 2022 Pazar

Atlas Kelebeği


 Sevmek bardaktan boşalırcasına yağan yağmurda şemsiye açmadan, koşmadan sakin sakin 

 Herkesin telaşla yürüdüğü caddelerde her tabelayı okuyarak, her canlının başını okşayarak yürümektir.

 Sevmek boş bir duvarda gördüğün hayale gülümsemektir, şarkıları bir başka dinlemektir.

 Nereden geldiğin, yolun nereye gittiğinden çok şuan nerede durduğundur.

 Yüreğini ellerine alıp başka bir elin merhametine bırakmaktır.

 Dikenli yolları çiçek bahçesine çevirmeye ant içmektir.

 Bir sese kilometrelerce öteden sarılmaya alışmaktır bazen

 Bazen öpünce şifa bulmaktır en çaresiz anlarda...

10 Şubat 2022 Perşembe

Lise Anıları

 Kayseri Anadolu Lisesi, namı diğer Taş Mektep. Otuzuma yaklaşmış, mesleğimin beşinci yılındayken en çok özlediğim yıllar, en sevdiğim (hala görüştüğüm) dostlar ve son sınıfta tanıdığım eşim o sıralardan...

O zamanların çıkarsız, samimi, saf sevgiden oluşan arkadaşlık ilişkilerini şimdilerde bulmak öyle zor ki. Özledikçe fotoğraflarımıza bakıyorum, arkadaşlarımın her biri Türkiye'nin çeşitli illerinde asker, polis, öğretmen, memur olmuş. Her biri pırıl pırıl; ülkesine, ailesine faydalı işler peşinde. 

 Okulda telefon yasak olmasına rağmen telefonu hep elinde ya da masanın üzerinde olan, kaşlarında çizik, makyaj yapan, arkadaşları arasında son derece gevşek, dışarı karşı saygılı ve ciddi bir öğrenci oldum. Arkadaşlarımın hepsinin en az bir kere içtiği şey burnundan gelecek derecede güldüren bir tip oldum, hala da öyleyim :) Ders aralarında kalorifer üzerinde yapılan sohbetler, yer altındaki tünel benzeri yerlere koyduğumuz kitaplar, sınıfça yaptığımız vukuatlar, her şey çok güzeldi be.

 Kıyafetlerim ve görünüşüm hiçbir zaman okula uygun olmadı. Ama dersleri öyle güzel dinlerdim ki. Sosyoloji dersinde bile tüm sınıf uyurken pür dikkat dinlerdim  :) Bu yüzden öğretmenlerim hiçbir zaman dış görünüşümü sorun etmedi. İyi ki böyle güzel öğretmenlerim olmuş. Hayattaki en büyük şanslardan biri de bu bence. Şimdi ben de onların yolundan gitmeye çalışan genç bir öğretmen oldum.

30 Ocak 2022 Pazar

İçimdeki Şehir

 


İçimde dağılmış, paramparça olmuş, elektriğin sonsuza dek kesildiği bir şehir var. Bu şehirde kuşlar susmuş, yerin en dibine girmiş solucanlar, köstebekler. Artık dışarıda hayat olmadığının farkında olan her şey kendine en uzağa gitme fikrini aşılamış, karanlıkta yapayalnız ölmeyi, sessizliğin sağır edici sesinde ölmeye tercih etmişler. 

16 Ocak 2022 Pazar

Bazı Anılar


 Kırk daireden oluşan, yarı şehir, yarı doğayla iç içe bir apartmanda geçti çocukluğum. Ailem hala aynı mahallede, çocukluğumun geçtiği evin birkaç apartman ötesinde oturuyor. 

 Apartmanda herkes birbirini tanırdı -şimdikinin aksine- ilişkiler samimiydi. Karşı komşumuz Nuray abladan bahsetmek istiyorum sevgili okur. Kumral, saçları sarıya boyalı (bu kısımdan emin değilim), gözlüklü, nahif, insanlara değer veren biriydi. O, çocukluğuma ait en sevdiğim ve hayatımda en az olan şeylerden. Az olan, eksik kalan her şey yaradır. Ve her yaranın gözle görülmese de bir izi vardır.

Nuray ablamın Mustafa isminde bir çocuğu oldu. Eşine dair hatırladığım tek şey isminin Yavuz olması. Ben apartmandaki tüm çocuklarla ilgilenmeye bayılırdım. Hepsini ayrı ayrı sever, küçüğüyle oynar, büyüğüne ödevlerinde yardımcı olur, yetişkiniyle de sohbet ederdim. Çocukları emanet edecek biri aranıyorsa yaşına bakılmaksızın o bendim. Bkz: Üniversitede de tüm tercihlerim okul öncesi öğretmenliğiydi ve her sabah mutlu bir şekilde işime gidiyorum. (bu konuya daha sonra değineceğim)