Artık üniversitede son senendir.
Yaz tatilinden başlarsın çalışmaya, konu eksiklerini tamamlamaya. Programlar yaparsın.
En güzel yayın hangisi, bu şehirde en güzel dershane hangisi diye diye kafa patlatırsın.
Danışmadığın kimse kalmaz hani. Sonunda dershanen de programın da tamamdır. Her gününü 5-6 saatlik uykuyla geçirmeye hazırsındır. Arkadaşlarınla görüşmemeye, telefonu eline almamaya, dışarı çıkmamaya, yurttaki odana sadece yatmaya gitmeye razısındır. Bir seneni kütüphanede çürüteceksindir.
Ve öyle de olur.
Oda arkadaşın ''lavaboya da gelmesen seni göreceğimiz yok' der.
Bazen telefon konuşması uzadı diye, çay alırken oyalandım diye bile vicdan azabı çekersin.
Soluklandığın, gerçekten sırtını yatağa koyup azıcık dinleneyim dediğin anlar en fazla haftada birdir.
Emektir adı. Amaçlanan şey ekmek parası, vatan sevgisi, meslek hasretidir.
Yaparsın, çalışırsın gece gündüz. Kütüphanede ses çıkaranlara ayar olursun da bir soru daha çözerdim be dersin.
Şu test de bitsin uyurum dersin.
Vazgeçmezsin.
Çalışırsın.
BİTİRMEDİĞİN YAYIN KALMAZ.
BİTİRMEDİĞİN YAYIN KALMAZ.
Sonra?