Bumerang - Yazarkafe

18 Ocak 2017 Çarşamba

2017 Şubat Ataması

Veee yıllar su gibi akıp geçmiştir.
Artık üniversitede son senendir.
Yaz tatilinden başlarsın çalışmaya, konu eksiklerini tamamlamaya. Programlar yaparsın.
En güzel yayın hangisi, bu şehirde en güzel dershane hangisi diye diye kafa patlatırsın.
Danışmadığın kimse kalmaz hani. Sonunda dershanen de programın da tamamdır. Her gününü 5-6 saatlik uykuyla geçirmeye hazırsındır. Arkadaşlarınla görüşmemeye, telefonu eline almamaya, dışarı çıkmamaya, yurttaki odana sadece yatmaya gitmeye razısındır. Bir seneni kütüphanede çürüteceksindir.
Ve öyle de olur.
Oda arkadaşın ''lavaboya da gelmesen seni göreceğimiz yok' der. 
Bazen telefon konuşması uzadı diye, çay alırken oyalandım diye bile vicdan azabı çekersin.
Soluklandığın, gerçekten sırtını yatağa koyup azıcık dinleneyim dediğin anlar en fazla haftada birdir.
Emektir adı. Amaçlanan şey ekmek parası, vatan sevgisi, meslek hasretidir.
Yaparsın, çalışırsın gece gündüz. Kütüphanede ses çıkaranlara ayar olursun da bir soru daha çözerdim be dersin.
Şu test de bitsin uyurum dersin.
Vazgeçmezsin. 
Çalışırsın.
BİTİRMEDİĞİN YAYIN KALMAZ.
Sonra?

1 Ocak 2017 Pazar

Boğazında

Saatler günleri, günler ayları kovalarken değişen ne olmuştu ki?
Lanetdünyadakiacılardaenufakbirazalmaolmuşmuydu?
2017'ye girmişti de ne olmuştu?
Bu, dünyanın problemiydi. Denizleri, dağları ya da buzulları bilmem kaç milyon daha yaşlanmış, yıpranmış ve kaçınılmaz sona bir sene daha yaklaşmıştı işte.
A canlısının soyu tükenmekte iken, B canlısı salgın gibi yayılıyorsa ona neydi?
İşin aslı adamın yaşının da hiçbir önemi yoktu. Hücrelerinin kendini yenilemekten vazgeçişi, organlardaki birtakım bozulmalar falan...
Bir kişi için dünyadan göçmek öyle abartılacak bir sorun değildi.
Belki de birçok şeyden kurtuluş, birçok şey için de kocaman bir başlangıçtı ama sonuçta bir tanesinden kurtulmuş olurdu.