Bumerang - Yazarkafe

30 Haziran 2020 Salı

Antiseptik Çizimler

Yazıp yazıp sildiği satırların başka bir dünyada, başka bir yerde geçerliliği olur muydu acaba? Başka türlü, başka zaman, içinde ''başka'' olan ne varsa aklındaydı şu sıralar. Dengede kalmak için yürüdüğü ince çizginin dışına çıkmaması gerekiyordu.
Hani çok yakın ama çok uzak.
Çok güzel ama çok günah.
Çok tatlı ama çok acı.
Yeryüzünde her şey birbirine zıt ve tamamlayıcı olarak yaratılmıştı. Nesnelerden ve canlılardan birbirlerini tamamlamaları istenmişti. 

27 Haziran 2020 Cumartesi

Yıldızlarda

Sayıklayarak uyandığı kaçıncı geceydi, bilmiyordu. Terk edilmişliği kayıp bir akşamda darağacında bırakmıştı. Mavi düşlerinin siyaha boyanmasını izleyerek yaşamak zor geliyordu.
Hayallerinde gökkuşağı sunduğu bir fesleğenin güneşe dahi küsüp gittiği bir yol ayrımı vardı. Yolun iki ucu da keskin bir iç çekişe gidiyordu...
Yakınlığın verdiği uzaklığı algılamaya çalışmanın sonu delirmeye gidiyordu. Yüz hatlarında, parmaklarıyla kayboluşu filmi vizyondaydı yeniden...

23 Haziran 2020 Salı

Umut

 Perdeler çekilmiş, karanlık gibi olsa da güneşin yürekte sıcacık hissedildiği, o en güzel kahvaltıların uykulu uykulu hazırlandığı; keyifli ve uzun çay sohbetlerinin yapıldığı sabahları iyi bilir aşıklar.
 Kadın da onlardan biri oluvermişti işte!
Yanında olmak her zaman maddesel bir şey değildi. Bunun ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Ruhun bambaşka evrenlerde yaşadığı, bedenin aslında oradan çok başka bir yerlerde olduğu anlar, anılar vardı.

20 Haziran 2020 Cumartesi

Yara

Dile alınması mümkünün dışında, yarası ulaşılamayacak bir bilinmeyende...
Gözle görülmeyen, gönülle katlanıl-a-mayan...
Söylense bile anlaşılmayan, anlaşılsa dahi çözümü olmayan...
Bir derdim var dedi, içimde.
En derinlerde, vakit gece yarısını vurduktan sonra
Yaralarda balkabağı misali beliren acılar.
 Anlatabilseydi daha farklı olurdu belki. Yanlış deselerdi. Bu yaranın yeri yanlış. Zamanı yanlış. Anlatamazdı ki...
İçinde yaşayıp yine içinde son bulacak olan bir yangındı bu.
Rüyalarda buluyordu yaralarını. Onlarla yaşamaya, onlara gülümsemeye çalışıyordu. Deliksiz uykuların artık geçmişte kaldığını biliyordu.
''Yaralananın suçu çok da, yarayı açanın hiç mi kabahati yoktu?''
O gülüş mesela, o bakışlar...
Öyle bakmasaydı, öyle konuşmasaydı...
Karakterinin gücü hakkında konuşulurdu hep. Acısından ölse bile gururu her şeyiydi. Ama bu kez farklıydı. Gururunu hiçe sayması da neydi?
Kendini tanıyamıyordu...
Yakışan, yakışmayan, doğru, yanlış... Tüm kavramlar, tüm zamanlar anlamını yitirmişti işte.
Rüyada gibi yaşıyordu günlerini.
Duyuyor ama anlamıyor
Yürüyor ama hissetmiyor gibiydi.
Ve içinde, gücünü toplayabilse her şeyi bırakıp gitme isteğiyle, içten içe eriyerek kalmaya çalışıyordu...

''Madem yazmayacaktın aşkı
Ucunu neden açtın gururumun bile bile?
Madem kendini yasakladın, mazur gör merakımı
Çekip gitmek de ne bu kadar güzel bakıp?''


11 Haziran 2020 Perşembe

Fesleğen

Aynı geceye uyanmak, herkes uyurken ansızın.
Başka bir şehirde, başka bir hayata ölesiye tutulmak. Hiç bilmediğin bir şeye sıkıca sarılmak, böylesine kolay mıydı?
Seslerin dokunulmazlığına inat boğazı düğüm düğüm eden sessizlikler değildi hayalindeki.
Yaralarımı dedi, bu kadar göstermeseydim başka türlü olur muydu?
Acılarını bile sevmeyi, kokusuyla öğreten fesleğeni seven adam
Onu da sever miydi?
Adam ansızın sustuğunda açtığı o derin yaraları görmeseydi. 
Yanmanın sevmekten geçtiğini, bilmeseydi...
Yağmurlu bir günde gelseydi, gözlerinden akan yaşları fark edemeden iki yabancı gibi sadece yürüselerdi sahilde. Bir şarkı söyleseydi. Sonra bir tane daha...

6 Haziran 2020 Cumartesi

İstemem Söz Sevmeni

Sigarasının bitmek bilmeyen izmariti, sesini kısamadığı bir şarkı, gözlerini ayırdığında kalbini terk eden göçebe kuşlarla yaşamaya başlamıştı.. Gececil kuşlarla....
Hayal etmeye dahi korkulan bir düşün, düşüşten başka şansı var mıdır ki?
Yaşın, yaşanmışlığın, yaşanmamışlığın laneti diyordu adına.
Zamanın ilaç olmasını umduğu zamanda ansızın bir kalp çarpıntısıyla gececil kuşlar gidiyordu. Gitmesin istedikleri sığmıyordu kabına...