Bumerang - Yazarkafe

26 Haziran 2021 Cumartesi

Bir Düşüm Ben



Her taşın altından çıkan bir yaradır sevdan 

Nereye baksam eksik, nereye gitsem tam içimde 

Sana ellerinin çizgilerinden

Saçlarının tellerinden söz etmek isterim

Eksildikçe kaybolduğum düşlerde 

Yaşlanmak biraz da yara almaktır derim

12 Haziran 2021 Cumartesi

Kibrit



Eski, rutubetli bir evin masmavi boyanmış kırık duvarı gibi hissediyordu. Çatlaklarından görünen yaralarını saklama çabası beceriksizce boyanmış bir maviden ibaretti. Her yağmurda, fırtınada çatlaklarından akan gözyaşlarına engel olamaması bundandı. 

Daha güçlü olabilmesi gerekiyordu. Bu düzeni bozuk dünya için fazla hassastı.
Eyvah derlerdi halini görseler, eyvah!
Neyse ki evine kimseyi davet etmemişti. Öyle herkes giremezdi evine, duvarlarını aşmak kolay değildi. 

Kırık cam teorisinde olduğu gibi her şeyi daha berbat edebilirdi bu. 

5 Haziran 2021 Cumartesi

Günce 5


 Merhaba sevgili okur :)

Pandemiden, insanlardan, her şeyin tekdüze ilerlediği yasaklardan fazlaca sıkılmış, 27 yaşına girmesine 3 gün kalmış bir Gizli Özne olarak selamlıyorum seni.

Samandağ, İskenderun, Arsuz ve Erzin'e bu kadar yakınken her hafta sonu oralara gidememek mesela, kötü. Samsun'da üniversitedeyken (2012-2014) her gün kulaklığımı takar, bir sahil yürüyüşü yapardım. Bana göre dünyanın en huzurlu yeri orası. Zamandan ve tüm sorumluluklardan arınmış hissettiriyor çünkü. Böyle zamanlarda yanımda bir yürüyüş arkadaşı hiçbir zaman tercihim olmadı. Yürürken yalnız olmayı seviyorum. Genel olarak kendime ayırdığım zamanları seviyorum da diyebiliriz. (bencil pislik)

 Denizde hepimize iyi gelen şeyler var. Gökyüzünde de öyle. Bize cazip gelen, her şeyin sonu varken onların sonsuza dek uzanıyor gibi görünmeleri bence. Ha bir de mavi sevdamız tabii.

Eskiden sıradanken şimdi lüks olan o kadar çok şey var ki. Hepimiz iyiyiz diyoruz, sürece adapte olmuş gibi görünüyoruz. Bence pandemi sürecinden sonra hepimizin birer psikoloğa ihtiyacı olacak. 

Ne düğünler düğün gibi, ne ölümler. Kalabalık arkadaş gruplarıyla bir şeyler yapmayı delicesine özledim. Özlediğim çok şey var.

Biliyorsunuz, okullar yeniden açıldı. Bir çocuğun kalbine dokunabilmek öyle kolay değil. Öğrencilerimin çoğu için bunu yapabildiğime inanıyorum. Öyle boş bir inanç değil, onların davranışlarına dayanarak söylüyorum bunu. Ama onlara dokunamamak çok koyuyor. Birkaç ay önce yeğenim geldi. Bir gaflete düşüp çocukların önünde öptüm onu. Bir çocuk için öğretmeninin onu öpmesi ne demek bilir misiniz? Ya da başına dokunması, bir şey vermesi, elini tutması, evine gelmesi... Ben gözlerinde o mutluluğu defalarca gördüğüm için çok iyi biliyorum... Şimdi bunların hiçbirini yapamıyorum ve bu eksiklik canımı sıkıyor. 

Evleneli 10 ay olmuş. Bize bir iki ay gibi geliyor. Gün içinde zaman hiç geçmiyor gibi hissetsek de şöyle bir bakınca 27 senenin nasıl geçtiğini bile anlayamadım. Hamdım; piştim, yandım demek isterdim. Ama hamdım; hamım, ham ham olacağım sevgili okur :)

Büyüyemedim ki ben daha, inanmıyorsanız içimde kıpırdanıp duran yaramaz çocuğa sorun :) Bi tweet görmüştüm eskiden 30 yaşındakiler büyük gibi gelirdi şimdi ben o yaştayım ama hala küçük hissediyorum gibi bir şeydi. Şimdi kendime bakıyorum da gözaltı morluklarım ve yorgunluğum dışında hiç de 27 gibi hissetmiyorum :) 

Bu aralar oldukça durgunum. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Mutfak masasında doğmuş ve mutfak masasında sigara ve kahve içerek ölecek gibi hissediyorum kendimi. Biz bu eve boşuna iki oda mobilya almışız zaten, kullanmıyoruz ki :)

İnsanlardan delicesine kaçma ve delicesine bir arada olma ikilemi arasında gidip gelmek de yorucu. Mesleğe başlamadan önce melekmişim ben, dünya toz pembeymiş. Her şey mükemmelmiş. Ailemin sunduğu imkanlar, karşılaştığım insanlar, hepsi o kadar güzelmiş ki. Ben cam fanusta büyüyen, hiçbir zorluk görmeyen (sınav hazırlık stresleri ve bazı sağlık sorunlarım dışında) bir prensesmişim.

Sonra -4 sene önce- bir şey oldu. Cennetten dünyaya atılmış Havva gibi tiksintiyle bakar oldum etrafıma. Çıkarlar, küçük hesaplar diye bir şeyler olduğu, iyiyken herkesin iyi olduğu ama kötüyken bir insanın tek kalemde harcanabileceği, birine iyi demek için erken davranmamak gerektiği, ya da hayatta kalmanın insanlar için ne kadar zor olduğu, maddi sıkıntıları gibi; anladın işte sen olayı sevgili okur. Diyorum ya işte, ham ham olmaya devam ediyorum :)

Facebook'daki hayat okulunu bitiren deliganlu amcalarla tanışmak isterim :)

Üniversite için 18 yaşında evden çıkacağım gün babam karşısına almıştı beni. Hayatımdaki ilk ciddi konuşmamızı o gün yapmıştık. Bak kızım demişti, sen haksızlığa gelemiyorsun, hassassın, şöylesin böylesin... ayrıntısı bizim aramızda. İşte böyle olursan sen 40 yaşına gelmeden kanser olup ölürsün. Ahaha babam böyle demişti işte. Her şeye sahip olduğum, sevdiklerim tarafından oldukça değer gördüğüm, sevdiğim mesleği yaptığım güzel bir hayatım var ama gerekli gereksiz şeyleri o kadar takıyorum o kadar sinir stres yapıyorum ki. Değmez yavrum, değmez annem. Bak eşek kadar oldun len 35 yarısı diyorlar kendine gel kendineeee :)

Yetişkin Gizli Özne'den içindeki çocuğa notu olsun bu da. Allah'tan yeni yaşımda sevdiklerim ve bu postu okuyan herkesin çok iyi olmasını, kalbinden geçen her şeyin gerçekleşmesini diliyorum. Ama en başta herkes için sağlık diliyorum. O olmayınca hiçbir şeyin tamam olmadığını son bir senede en acı kayıplarla öğrenmedik mi? Sağlıkla kalalım nolur. Yel essin kokumuz gitsin sevdiklerimize ama biz bir yerlerde hep iyi olalım.

Ablamlar ve abimler doğum günü hediyemi erken göndermişler. Ben eve hiç aksesuar almadım. Mudo'nun aksesuarları sade ve çok orijinal. Ama fiyatları bayağı tuzlu olunca, eşyalar henüz netleşmemiş olunca zamanla zevkime göre alırım demiştim. Yeni gelinler sağ olsunlar beni başta magnolia ve pembe renk şaşaalı eşyalardan soğuttukları için öyle antin kuntin süslü şeylere hevesim yok. Gerçi hiçbir zaman olmamıştı da :) Her zaman sadelikten yanayız efendim. Neyse, hediye diyordum. Çocukluk arkadaşım çook güzel sarı bir cüzdan almış. Ablamlarsa görseldeki tatlış tabloları almışlar. Yapıştırıcı sipariş ettim gelmesini bekliyorum, oturma odasına çok yakışacaklar :)

Okul açılmasaydı memlekete sürpriz bir ziyaret yapacaktım. Eşim yoğun çalıştığı için tek gitmek durumunda kalıyorum. Sağlık olsun. Temmuzda gideceğim artık. Yazımı bitirirken gözüme bir şey kaçtı. Ağlamıyorum ama, cidden :)

Bu aralar Cihan Mürtezaoğlu şarkılarına fena halde sarmış durumdayım. Benden size gelsin efendim :)

Hepinize kocaman kocaman sevgilerle...


                                  Şarkııı için tıklayınız :)