İçimde dağılmış, paramparça olmuş, elektriğin sonsuza dek kesildiği bir şehir var. Bu şehirde kuşlar susmuş, yerin en dibine girmiş solucanlar, köstebekler. Artık dışarıda hayat olmadığının farkında olan her şey kendine en uzağa gitme fikrini aşılamış, karanlıkta yapayalnız ölmeyi, sessizliğin sağır edici sesinde ölmeye tercih etmişler.
Çocuklar bir daha oynamamış sokaklarda, şeker veren yabancılar yola çıkmaz olmuş. Şeytanın bile gezmeye korktuğu ıssızlıkta bir ben kalmışım, içimdeki celladıma o ipi ben vermişim de bir türlü tabureme tekme atmamış gibi. Ölmek isteyip, ölememiş gibi.
Kendi taburesine kendisi vuranların cesaretiyle; umduğunu bulamayan herkesi parmak uçlarından öpmek isterdim…
bu kadar iyimserlik zarar verebilir :) :)
YanıtlaSilBazen böyle bir iyimserlik hepimizi kaplıyor sanki :)
SilKalemine sağlık, çok karamsar olmuş ama karamsar olmayan kimse yok sanırım.
YanıtlaSilGece uyumadan önce bir anda geldi ve notlarıma yazdım aslında karamsar bir anımda değildim, bu tarz yazmayı seviyorum diyelim :)
SilŞehrinize doğmayı bekleyen güneşin önünden bulutları çekmeniz dileğiyle :)
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
Umarım. Ama bulutların biri geliyor, biri gidiyor. Alışmak lazım :)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSiloyyyy tabisi terketmicez şehri nolursa olsun :)
YanıtlaSil:) EVETTT
Sil