Kırk daireden oluşan, yarı şehir, yarı doğayla iç içe bir apartmanda geçti çocukluğum. Ailem hala aynı mahallede, çocukluğumun geçtiği evin birkaç apartman ötesinde oturuyor.
Apartmanda herkes birbirini tanırdı -şimdikinin aksine- ilişkiler samimiydi. Karşı komşumuz Nuray abladan bahsetmek istiyorum sevgili okur. Kumral, saçları sarıya boyalı (bu kısımdan emin değilim), gözlüklü, nahif, insanlara değer veren biriydi. O, çocukluğuma ait en sevdiğim ve hayatımda en az olan şeylerden. Az olan, eksik kalan her şey yaradır. Ve her yaranın gözle görülmese de bir izi vardır.
Nuray ablamın Mustafa isminde bir çocuğu oldu. Eşine dair hatırladığım tek şey isminin Yavuz olması. Ben apartmandaki tüm çocuklarla ilgilenmeye bayılırdım. Hepsini ayrı ayrı sever, küçüğüyle oynar, büyüğüne ödevlerinde yardımcı olur, yetişkiniyle de sohbet ederdim. Çocukları emanet edecek biri aranıyorsa yaşına bakılmaksızın o bendim. Bkz: Üniversitede de tüm tercihlerim okul öncesi öğretmenliğiydi ve her sabah mutlu bir şekilde işime gidiyorum. (bu konuya daha sonra değineceğim)
Okul çıkışlarında sürekli Nuray ablama giderdim. Öğle yemeğini birlikte yerdik. Mustafa ile ilgilenirdim. Hem onunla hem de ablamla vakit geçirmek hoşuma giderdi. Makarna yapardı bazen. Çocuklar genelde makarnayı çok sever ama ben sevmezdim. Bir gün Nuray abla da yapmıştı ve sırf o üzülmesin diye yemiştim. Şimdi en sevdiğim yemektir makarna.
Bahsettiğim yıllar ben 9-11 yaş aralığındayım ama yıl konusunda netlik yok. Küçücük çocuğum yani. O sıralar Mustafa da 6 aylık. Abla bir gün çarşıya çıktı, işleri vardı ve yaklaşık olarak dört saat Mustafa ile baş başa kaldık, onunla ilgilendim. O kadar emindi çünkü iyi bakacağıma.
Ablam onu sallarken
''Hak dervişler dervişler, Hak yoluna ermişler
Hak yolunda bir kuyu, içinde zemzem suyu
Eğildim içmeye, kanatlandım uçmaya ''
diye devam eden bir ninni söylüyordu. Geçmişime dair birçok şey gölgelidir ama bunu unutamıyorum. Ne zaman bir bebeği sallasam aklıma bu ninni, Nuray ablam ve Mustafa gelir. Gözlerim dolar. Çocukluğuma ve o günlere derin bir özlem duyarım.
Günler böyle geçip giderken bir gün taşınacaklarını söyledi. Gitse de, özlesem de bir yerlerde o ve Mustafa iyi olacaklardı. Bunu biliyordum. Çocuk kalbim bu kadarına yetiyordu. Sonra toparlandı, gittiler.
Arada bahsederdi annemler, sonra bahsi çok açılmamaya başladı. Ablam aslında çok hastaymış, taşınma şu bu derken iyice yıpranmış ve vefat etmiş. Ben çok seviyorum diye saklamışlar, aylar sonra öğrendim ve sonrasındaki birkaç sene boyunca her aklıma geldiğinde ağladım. Mustafa'm ise babası ile yaşamaya devam etmiş, sonra Yavuz abi evlenmiş. Bir daha haberlerini alamadım haliyle. Şimdi o zihnimdeki altı aylık kumral, melek çocuk kocaman bir delikanlı olmuştur. Umarım çok güzel bir çocukluk geçirmişsindir Mustafa'm, umarım o güzel gülüşünü hak eden insanlarla, iyisindir.
okurken mahalleden sevdiğim birkaç kişi ve aile büyüklerinden biri vefat ettiğinde de benden saklamışlardı... zor bir durum
YanıtlaSilSizi geçmişe götürmüşüm desenize, rahmet olsun hepsine...
SilAllah rahmet eylesin... Kısacık bir yaşam, göz açıp kapayıncaya dek.. Bize anlattın işte, bir yerde kalıcılığı oldu. Ne iyi ettin.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Aynen öyle, Mustafa iyidir umarım en büyük dileğim o.
SilO göçüp gitti ama şu an onu anan, hatırlayan biri var burda. Rahmet olsun canına. Ne güzel, bizim de kalbimizde yer etti sayende. <3
YanıtlaSilEvet, hem de gülümseyerek hatırlayan biri :)
SilÇok teşekkür ederim, sevgiler
çocukluktaki komşular, paylaşımlar bir başka oluyor..
YanıtlaSilmekanı cennet olsun..
Evet, o zamanlar her şey başkaydı komşuluk ilişkileri şimdikine zerre kadar benzemiyor.
SilAmin, tüm ölmüşlerimize rahmet olsun.
yaaaa noldu acaba sahiden, bulsana bulursun ki yaa :)
YanıtlaSilEvet aslında hala iletişim halinde olanlar vardır belki eski komşulardan deep denenebilir, umarım iyidir canım Mustafa'm :)
Sil