![]() |
görsel alıntıdır |
Derinlerde yaşayanlar sevgilerini, aşklarını, kızgınlıkların, işlerini de en başta kendilerini parçalarcasına kıymetli bulurlar. Sütten ne kadar ağızları yanmışsa, yoğurtları o denli dikkatli yerler ki dilleri yanmasın. Ama yine de dillerinin yanması kaçınılmaz sonları olmuştur. Ne kadar önemserlerse, ne kadar dikkat ederlerse o kadar çok hayal kırıklıklığı yaşarlar. Pantolonları hep kir içinde kalmış kaç beceriksiz varsa onlaradır iç yanışım.
Ben de onlardan biriydim belki de. Sevgimi de, nefretimi de en içten şekilde yaşardım. Bir şey varsa vardı benim için, bazı şeyleri çok zorlamayı anlamlı bulmazdım. Her zaman netlikten yanaydım.
Sonra baktım ki ne insanları, ne de duyguları derinden yaşamak; kıymetli bulmak iyi gelmiyormuş. Tabiri caizse otu boku takarak hayat yaşanmıyormuş. Günümüz dünyasına yüzeysel ilişkiler, yüzeysel duygular hakimken bu içtenlik ve derinlik fazlaydı belki de. Burada yazar bildiği ve bir türlü uygulayamadığı bir gerçeklikten bahsediyor sevgili okur.
Değer kısmı karşılık bulamayınca, net olması istenen şeyler oyuncağa dönünce olacağı buydu tabi.
Ne diyelim; hayat öyle ya da böyle istediği şekle sokuyor insanı.
Net olmak iyidir ama bilene...değer bilene derinliğini net bir şekilde bildirmek ne denli huzurlu kılar insanı öyle değil mi?
YanıtlaSilDeğer bilene de pek hissettirmemekten yanayım sevgili Deren, zira sonrasında bu değeri bildirmek eski anlamını yitirebiliyor. Tıpkı seni seviyorum kelimesinin çok söylenmesinde olduğu gibi :).
YanıtlaSilSevgiler..