![]() |
görsel alıntıdır |
Yılların eskittiği bedeni, beyazlayan saçları, senelerin doldurduğu gamzeleri dışında değişiklik olmadı sanıyorlardı. Varsın sansınlardı.
Aslında en çok eskiyen şey kalın, yıkılmaz duvarlarıydı.Sokak sanatçılarının her gün tam kalbinde, duvarların önünde çaldığı şarkıları vardı. Bazen hüzünlü, bazen hareketli çalarlardı. Ağlasa da, gülse de bir anlamı vardı. Sevdiği herkes orada, onunlaydı çünkü.
Sahi, sokak sanatçıları da mı gitmişti içinden? İncelen duvarlarda mıydı sorun?
İçindeki derin gürültüsüzlüğün sebebini anlamış değildi...
İnsanların gözlerine bakamıyordu. En çok da güneş gözlükleri yardımcı oluyordu gözlerindeki yangın rengi ışığı gizlemeye.Gözüne bir göz değse onu aldatacağını düşünüyordu. Acısını kimse görsün istemiyordu. Gözlerindekini biri fark edecek olursa hiç sönmeyecek bir yangın başlayacaktı sanki. Hayır, içinde alevlerin bile canı yanarken bu acıya başkası dayanamazdı ki.
''Beyefendi diyordu karşısındaki adam, onun da yüzüne bakmıyordu. Varsın; kibirli, âmâ, umursamaz -ya da her neyse- sansınlardı.
Kim ne derse desin, hayatının geri kalanını o yangının büyümesi korkusuyla geçirecekti.''
Ben de bana uygun görülen yerdeyim kardeşim.Ne güzel bir yazı bu,sanki düşünsem de böylesine güzel yazıya dökemiyeceğim ,duyguların dansı gibi bir şey.Kutlarım.
YanıtlaSilBeğenmenize çok sevindim. Düşünce ve eleştirilerinizi her zaman beklerim. Sevgiler.
YanıtlaSil"Sahi sokak sanatçıları da mı gitmişti içinden..." Çok güzel...
YanıtlaSilİçimizdeki sokak sanatçıları hep oralarda olsun diyorum :). Teşekkür ederim
Silşimdi durumu daha iyi miiiii :)
YanıtlaSilİnsanların gözlerine bakmadığında daha iyi diyelim :)
YanıtlaSil