Yaklaşık iki aydır devam ediyorum.
Ellisinden on dördüne pek çok
![]() |
görsel alıntıdır |
İlk geldiği günler o kadar azimliydi ki bizi oldukça şaşırttı. Hocamıza bile ''Şu Neclanın azmine bakın, sizden daha çok kilo verirse görüşürüz'' dedirtmeyi başardı.
Bilmiyorduk ki neden bu kadar azimli. Tabi öğrenmemiz çok uzun zamanımızı almadı. Meğer bizim Neçla'nın yaşadığı ülkede kadın güzelse tek eş, değilse çok eş olurmuş. O yüzdenmiş çırpınışları. Ama evde de dağ gibi kaynana engeli -bakınız kaynana her yerde yapıyor yapacağını- varmış. Günahını almak istemem ama başka bir gelin daha istiyor olabilir :).
Neclacığımızın kaynanasının spora gittiğinden haberi yokmuş. Eşinin haberi varmış, 15 yaşlarında oğluyla seansımız başlamak üzereyken evden çıkıyorlar, çocuk ekmek kuyruğuna anne spora. Kusursuz plan değil mi ama?
Tek eş olmak, tabiri caizse tek başına iktidar olmak için verilen mücadele, azimle çalışması güzel geliyor bana. Kendi halinde, kimseye zararı yok yazık.
Hareketleri bazen kaba geliyor, mesela havlumun ucuna azıcık bir şey değse huylanırım ben yahu, bin bir türlü hastalık var. Ama o pek umursuyor gibi görünmüyor. Geçen gün havlusunu havluma değecek şekilde koyunca anladım.
Neyse.Umarım tek eş olarak kalmayı başarır.
Ve ayrıca bu çok eş olayı çok kötü tamam ama en azından bizimkiler gibi gizli saklı aldatmak yerine evliliği seçmeleri daha doğal gibi geldi. Yani daha şerefli.
Bu da farklı bir bakış açısı tabi sayın okuyucu.
Sizi seviyorum.
Üzüldüm Necla'ya...Çok üzüldüm. Çok eşlilik konusunda farklı düşünüyorum ben. Anlatsam roman olur o kadar yanlış ve cinsiyetçi, erkek egemen bir yaklaşım olarak görüyorum. Kuran'da izin verildiği biçimini bırak uygulayabilmelerini, birinin diğerine zerre hakkı geçmeyecek şekilde oluşunu, artık sadee nefisleri için çok eş alıyorlar. Beğendiklerini sepete atar gibi alıyorlar. Birini alıp birini bırakıyorlar. Sıkıldı mı? Hop onu da bırak başkasını al. Hayat boyu sorumluluk üstlenmeleri gerekirken iyice kadınları eşya yerine koydular yani. Sonuç olarak, inşallah Necla isteğine kavuşur ve zayıflar o kaynanaya fırsat vermez. Gönül ister ki hak ettiği muameleyi görsün, hiç böyle sıkıntılara girmesin olduğu gibi sevilsin ve sadece sağlığı için zayıflasın ama istemek yetmiyor ah ah...
YanıtlaSilEvet, Necla'ya şöyle bir bakınca ben de çok üzülüyorum. Keşke yalnızca eşine hoş görünmek amacıyla ya da kendi için geliyor olsa.
SilBen de çok eşlilik olayı konusunda aynı şekilde düşünüyorum, ama düşününce modern dediğimiz toplumlarda da resmi olmasa da -aldatma olayları- çok eşliliğe benzer bir durum var. Keşke bunları yaşamasa kadınlar...
İktidar mücadelesi insanı spor salonuna bile düşürüyor demek ki :)
YanıtlaSilHavlu üstüne havlu, temizlik anlayışında da kültürler arası bir farklılık göstergesi...
Ama ne kötü ya kaynana baskısı, ikinci eş korkusu falan... Halimize şükredelim valla :)
Aynen öyle ya spor salonu deyip geçmemek lazım birsürü hikaye çıkar valla daha ne kadınlar vardır kim bilir :).
YanıtlaSilAnlatamam çok huylandım o gün, e doğal olanı huylanmak zaten de neysee.
Neçla istediği kiloya gelsin mutlu sonla bitsin bu hikaye :)
İnşallah Necla'nın bu azmi kaynanası için yeterli gelir de mutlu olur. Spora gelenlerin hiç bu kadar farklı hikayeleri olacağını düşünmemiştim açıkçası.
YanıtlaSilİnşallah tek temennimiz o :). Ooo olmaz mı; aldatılanlar, çeşitli konular yüzünden antidepresan kullanan insanlar, normaller. Her türlüsü mevcut. Hoşgeldiniz bu arada :)
YanıtlaSilMerhaba, iade-i ziyarete geldim :) Yeni yazılarda görüşmek üzere takibe alıyorum.
YanıtlaSilYazı için ise; spor yapmak müthiş bir duygu da Necla gibi zoraki durumdan yapmadığım için mutluyum :)
Memnun oldum gelmenizee :). Aynen öyle bir şeyleri yapmak zorunda olmak kötü
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilGeçen haftasonu eşim ve kızımla Büyükçekmece gölü kıyısındaki Kültür Parkında yürüyüş yaparken bu görüntüyü izledim: Sakallı 30 yaşlarında bir adam takım elbisesi ile oğlunu baston araba ile gezdiriyor. Gezdiriyor derken salına salına değil, adeta koşturuyordu. Çocuk her halde altını kirletti ve eve koşturuyor her halde diye düşünürken bir baktım ki tahinen 15 metre arkasından 5 feraceli bayan geliyordu. Birisi yaşlı ve yüzü açık (anne her halde), diğerleri peçeli. Peçelilerin bir tanesinin boyu epey kısaydı ve ( muhtemelen) annesinin elini tutuyordu. Önden koşturan adam arada bir arkaya doğru dönüp birşeyler bağrıyordu, sonra kayınvalide etraftaki peçelilere söyleniyordu onlar da pisi pisi peşinden geliyorlardı. Küçük kız, yaşı her halde 7-8 civarında boyuna göre, arada tökezleyip düşme riskine girerken annesinden laf yiyiyordu. Bunu görünce aklımdan çok şey geçti, hatta eşim ile bunu baya konuştuk. Sizin yazınızı okurken o tablo geldi yine gözümün ônüne ,umarım Necla bir gün bu tabloya dahil olmaz...
İstanbul hanımefendisi'nin etkinliğinden geldim ve elbette bana da beklerim...sevgilerimle <3
www.gamzenindunyasi74.blogspot.com.tr
Necla içlerinde en şanslı olanlarından bence. Umarım. Hoşgeldiniz, yorumunuz için teşekkür ederim. Kpss yüzünden baya yoğunum ama müsait olduğum ilk zamanda uğrayacağım :)
YanıtlaSil