Bumerang - Yazarkafe

15 Kasım 2020 Pazar

Papatyalar



 Kimsenin göremeyeceği, söküp alamayacağı, yerini değiştiremeyeceğini biliyordu. Sapasağlamdı. Oradaydı, ilk günkü tazeliğiyle hem de...
Bir kokusu vardı elbet, bilmese de. Bir duruşu, kızdığında ya da güldüğünde. Sinirli bakışları, susmaları, sonsuz merhameti vardı. Hep oradaydı. Sustursa, kulaklarını kapasa da bazen, oradaydı işte!
 En umutsuz anlarda göz kırpan bir yıldız gibiydi gökyüzünden kayarken. Çocukken dilekler tuttuğumuz hani, saatlerce görmeyi beklediğimiz o harika yıldız. Uzakta, ama yürekte parıl parıl. Bir gidiş ancak bu kadar ihtişamlı olabilirdi. Bir gidişin sancısı ancak bu kadar sevilebilirdi. 
 Sesi kulaklarından hiç eksilmesin istediği sultanı yegahıydı ömrünün. Alaturkadan anladığından değildi. Ama ruhuna iyi gelen her sesi severdi. Sevmeyi severdi kadın, iyileştirici etkisini bilirdi çünkü. En güzel dilekler dilenir, o gidişin sancısıyla beklenirdi.
 Adam üzgünken, uykularını yitirmişken kadının yüreğine oturan ukdeyi çözmeye kimsenin gücü yetmezdi. Düğümlerle yaşamaya alışmıştı kadın. Bir düğüm ancak bu kadar sevilebilirdi. 
 Papatyaları da severdi kadın. Nahiflerdi. Kaldırım kenarında bile büyürdü papatyalar. Yeter ki sevilsinler, yeter ki koparılmasınlar. Bir çiçek ancak bu kadar sevilebilirdi...
 Ona giden yolları severdi kadın. Yokuşlarından çıkmaya mecali kalmasa da, bazen çekip gidesi gelse de. Son nefesine kadar dayanırdı. Bir yokuş ancak bu kadar sevilebilirdi...
 Bir de gözleri vardı. Gözlerindeki hiç büyümeyen çocuğu ilk günden görmüştü kadın. Çocukları çok severdi. Bazen ağlamaktan kahkahalarla gülse de severdi. Bir çift göz ancak bu kadar sevilebilirdi...

2 yorum:

  1. koku ses düğüm papatya göz, ne güzel :) hiçbirimiz büyümeyeliim :)

    YanıtlaSil

Ben buradayım sevgili okur, peki sen neredesin?