Bumerang - Yazarkafe

29 Kasım 2020 Pazar

Ben Olmayan Ben'e

                                                       


 Koşar adımlarla ağlayarak yürüdüğün o günü hatırla. Hani müziği son ses açtığın, başın önünde, sağındaki güzel sarışın kadını, spor yapan adamı dahi fark etmediğin gün...

 Hava soğuktu aslında o gün. Ama içinde öyle bir yangın başlamıştı ki sanki yürüdükçe daha da harlanıyordu. Yağmurun başladığını bile fark etmedin. Herkes kaçışırken telaşla, sen yoluna devam ettin. Yola çıktığında henüz öğlendi, kendine geldiğinde gece yarısını çoktan geçmişti saat. Bir ara fazla hızlandın hani, ayağına takılan taşı fark etmedin. Öylece yerde buldun kendini, hüngür hüngür ağlamak istedin ama bunu yolda yapmaktan nefret edersin. Sessizce ağladın, biraz içine, biraz dışına aktı gözyaşların. En masumu onlardı. İçindeki zehri ancak ağlayarak atıyordun. Taş bahaneydi aslında. 

Oğuz'cum Atay'ın dediği gibi ''Bir insan eşyayı da suçlayamazsa, divana istediği gibi bir tekme atamazsa, onun insanlığı nerede kalır?''

İnsanlar anlamıyorlardı. Gerçekten, içten dinlemiyorlardı.  Bunu günlüğüne defalarca yazmıştın. Sonra günlük tutmaktan da vazgeçmiştin. Herkes bir koşuşturmacanın içinde bencilce ''var olma'' savaşı içindeydi. Sen herkesi düşünmüştün, şimdi olduğu gibi herkese koşar adımlarla gitmiştin. Ama sana kimse gelmemişti. Kimse senin sustuklarını söylediklerinin içinden bulup çıkaramamıştı işte. Sonra konuşabildiklerini de susmuştun. Herkese koşmaktan kendine bile yetmez olmuştun. Tüm bu hırçınlığın bu yüzdendi. Aslında tek gerçek vardı hayatında. Sen. O, bu, şu değil. Kimse değil. Önemli olan tek şey sendin. Kendini ihmal ettin. Tahammülünü öyle gereksiz insanlarla harcadın ki kendine bir parça kırıntı bile bırakmadın. Aynalarla aranın bozulması bu yüzden. Kıvırcık saçlarını sev. Kendini sev. Papatyalarını sev. Sonra dinlemekten bıkmadığın uzun şarkı listeni sev. Seni sen yapan, değer verdiğin, yaptığında mutlu olduğun her şeyi sev. Kim ne düşünür umursamadan sev. İyi niyetini suistimal etmiş kaç tane şerefsiz varsa çıkar hayatından. Kapıyı sakın ola kapatma. Aralık bırak ki kendinle vakit geçirmeyi yalnızlık saymayacak kadar kendini sevdiğini görsünler. Sebepsiz kahkahaların rahatsız etsin. Saçlarının sevilmesine dayanamazsın bilirim. Kendin sev onları. Kendini sev. Kocaman eşek gözlerini sev. Çocuklarını çok sev. 21 tane çocuğun var. Mehmet Ali her gün öğretmenim maşallah demiyor musun bir sürü çocuğun var dediğinde uzaktan onu da sev kahkaha atarken. Kalbinin atışını değiştiren birkaç insan var hayatında. Gerçekten seni anlayan, dinleyen. Onlara sımsıkı sarıl. 

Otu boku takma kafana. Takarsın bilirim. Sen kendine lazımsın. Kendinle savaşmaya başlarsan kazanan kim olursa olsun kaybedeceksin, bunu unutma. Yağmurda çok ıslandın. Hemen hasta olursun. Eve git, saçlarını kurut. Kahveni iç ve uyu. Sonbaharda ağaçların yapraklarını dökerek yenilenmeye adım attığı gibi sen de zehrini at ve uyu, güzel bir yarına, yenilenmek için. Yeniden sevmek için kendini...

Ben olmayan ben'e...



6 yorum:

  1. Bu hayatta hiçbir şeyi kafaya takmamak gerekir.

    YanıtlaSil
  2. evet eveet ne güzel söledin, kendini sevmeyen çatlar valla, bi de başkasını da zor sever :) bi de ne diyordu gülten akın, hiç kimsenin vakti yok durup da ince şeyleri anlamaya :)

    YanıtlaSil
  3. Hey dear! Loved your post and allready followed your blog, i want invite you to visit and follow my blog back <3

    www.pimentamaisdoce.blogspot.com

    YanıtlaSil
  4. Hoş geldiniz. En yakın zamanda sizi ziyaret edeceğim, sevgiler :)

    YanıtlaSil
  5. Merbaba hocam Bloğunuzu takipteyim! Çok güzel yayınlarınız var. Severek okuyorum. Bende sizi bloğuma beklerim.
    https://yusufakmann.blogspot.com/

    YanıtlaSil

Ben buradayım sevgili okur, peki sen neredesin?