Bumerang - Yazarkafe

6 Mart 2024 Çarşamba

Günce 11

Merhaba sevgili okur. Uzun zamandır yazmıyorum, yazamıyorun demek daha doğru olur aslında. O hüzünlü postlar aslında iyi hissettiğim zamanların ürünüydü. Deprem gecesinden sonra kaybettiğim, içimden kopup giden şeyler arasında edebi yazılarım da var. Hayatı (bu kelimeyi yazarken hatayı yazdım ve içim cız etti) gelişigüzel, yalnızca o günden ibaret yaşıyorum çünkü artık sonraki günün yalnızca bir ihtimal olduğunun farkındayım. Ve sevgili okur, ben ihtimallerden hoşlanmam. Dünyadaki adalet, neden yaşadığımız, ne yaptığımız konularının içinde boğulup boğulup yeniden hayat bulduğum aylar içinde son durumda ana odaklanmanın en güzeli olduğu kanısına vardım. 6 şubat haftasında oldukça kötüydüm. Bir travmayı atlatmanın aşamalarından birisi kabul etmekti. O hafta acımı, bunun bir yas olması gerektiğini kabul ettim ve öyle de yaşadım. Duygusal kısımlara girmek istemiyorum çünkü boğuluruz. Şimdilerde daha iyi olduğumu belirterek konuyu kapatıyorum. Yine bir hastalık döneminden geçiyorum. Sağ dizim yeniden ödem topladı. Bir aylık fizik tedavi ve yoğun ilaç sürecine girdim. Elektrik, soğuk tedavi ve yapmam gereken bazı hareketler var. Bir buçuk haftadır okula gitmiyorum. Ve geçen haftadan beri okula gitmem lazım deyip duruyorum. Nur (fizyoterapist) ne okul aşkıymış yaaa diye gülüyor bana. Ama bilmiyor ki çocuklar bana, ben onlara şifa. Hem yokluğumu fırsat bilen bir velim çocuğun(m)u benden çalmış. İlk dönem taşınmışlardı. Meğer yeni evleri buraya uzakmış. Bırakıp almak sorun oluyormuş ama Z. beni sevdiği için idare ediyormuş. Yokluğumu fırsat bilip öğretmenin istersen başka bir okula kaydolabileceğini söyledi o biraz hasta diyerek ikna etmiş. Beni de veda etmek için aramış, bir gün Z. ile uğrayacaklar yanıma. Bir haftadır günümün yirmi saati evde geçiyor. Evde her şeyi eskisi gibi yapıyorum. Hatay'daki evimizde bulunan her şeyin aynısını istiyorum. Bu bana huzur veriyor. İlk evi paramparça olmuş birisi için makul bir istek sayılır değil mi :) Benden giden şeyleri geri getiremem ama eşya kısmı kolay be sevgili okur :) Kalemimin benden çalınmış olmasına dargınım. Ve bu son nefesimde bile geçmeyecek. Belki bir gün yeniden yazmak gelir içimden. Aslına bakarsanız bu bir başlangıç. Sizleri çok özledim, sevgiyle.

4 yorum:

  1. "Ben buradayım sevgili okur, peki sen neredesin?" diyordu üstteki cümle. Okuduğum duygu yüklü iç seslenişlerden sonra hemen yazmak istedim. Aslında bu saatte bilgisayarı açmam, son yorumumu en geç saat 23.00 gibi yazarım. Uykum kaçmıştı, okuma listesinde en üstte sizin yazınız vardı.
    Çok severek okuduğum bu güzel bloğu uzun zamandı görmediğimin farkına vardım. Önceki yayın... önceki yayın... ilerledim... O aralar nasıl hiç yazmamışım, kendimi suçladım. Gizli Özne'nin en zor zamanında yazmışım, içimden geldiği gibi sıralanmış satırlar...
    En görkemli ağaçlar, en şiddetli fırtınalardan sonra bile başı dik, onurlu, sağlam kökleriyle hayata, toprağa tutunanlar değil midir...?
    Ta yüreğimden seslenmek istedim. Gününüz aydın, günleriniz aydınlık olsun.
    Acınızı içim yanarak paylaşmak istiyorum. Susmak çok şey anlatır bazen...
    Büyük geçmiş olsun sevgili meslektaşım.
    Umutla iyiliklere, güzelliklere.
    Lütfen yazmaya devam edin. Sadece kendiniz için değil, böylesi hassas, naif bir İNSAN'dan alınacak hayat dersleri için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu içten yorumunuz için mütesekkirim. Çok mutlu ettiniz. Birilerinin anlıyor ve acımızı paylasıyor olusu çok güzel.
      Sevgiyle, iyi ki varsınız.

      Sil
  2. Zor bir dönemden geçiyorsunuz, kolay değil. İnsan daha farklı bakar elbette dünyaya, hayata. Acı unutulmaz ama hafifler zamanla. Yazmak iyi gelir belki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında hafiflemiyor, onunla yasamayı öğreniyoruz sadece...
      Umarım öyle olur, sağ olun.

      Sil

Ben buradayım sevgili okur, peki sen neredesin?