Bumerang - Yazarkafe

6 Nisan 2020 Pazartesi

Yakamoz

 Eşsiz yaz meltemi ve tenini zaman zaman ıslatıp giden dalga sesleri arasında gözlerini sımsıkı kapatmış, uzanıyordu kadın. Yanından geçen insanların, kumdan kaleler yapan ve koşuşturan çocukların sesini duymuyordu. Kalabalıklar içinde kendi kabuğuna çekilmişti. Birçok insanın aksine bunu yapabildiğine öyle çok seviniyordu ki..

 Bir yolculukta, evde, işte veya otelde olması çok da fark etmiyordu. Nereye giderse gitsin içten içe kendini yok eden kanserli bir hücreden farkı yoktu. Başka şeylerden, insanlardan uzaklaşmak kolaydı. Fakat uzaklaşmak, kendi’nden olmuyordu hiçbir zaman.
 Empatinin ne olduğunu anlatır dururduk insanlara. ``Kendini başkasının yerine koyma sanatı’’ derdik     adına. En büyük zırvalığın bu olduğunu daha çocukken yaşadığı karın ağrılarından öğrenmişti. Ağrısının aynısını çekmeyen kimse onun ne hissettiğini ASLA anlayamazdı.
 Duygusal olarak nitelendirdiğimiz acılar da tıpkı böyleydi. Hatta bir ayrılığı yaşamış iki insan arasında bir çocuğun ''seni şu kadar seviyorum'' derken ellerini açtığı sonsuz mesafeden daha büyük bir fark olabiliyordu. İşte kadın mavi düşlerini bu düşüşte bırakmıştı dibini bilmediği bir uçuruma.
 Hisler arasındaki bu uçurumdu kadını günlerce, gecelerce gözü kapalı bir uyanıklıkta tutan...

Onu ayakta durmakta zorlayacak kadar acıtan bir şey, nasıl olurdu da o adamın kalbini teğet bile geçmezdi? '
''Yok saymayı ben senden öğrendim'' şarkısını çok severdi kadın. Yok saymayı öğreneceği güne değin  sayısız kez kanattığı bu yaranın bandını bir daha açmamaya karar verdi o gün sahilde. Önce gecenin karanlığında yakamoza ağladı, sonra doğan güneşe. Yeni güne adamın onu terk ettiği sahile bir daha uğramamak üzere veda ederek başladı.

11 yorum:

  1. Blogunu çok beğendim ;ben de buralar da yeniyim belki göz atmak istersin:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim sevgili okur hoş geldiniz :)

      Sil
  2. Eskiden hayatımız bir pamuk ipliğine bağlı derdik; o eskidendi. Şimdi hayatımız ve sağlığımız birbirimize bağlı iyi mi? Her muhatabımız ya bir virüslü, ya da biz virüslüüyz. Birbirimizi düşünürsek bunun adı oluyor empati. Empati duygusu gelişmiş toplumlumlarda adalet de oluyor, ahlak da oluyor, paylaşım da. Zaten başımıza gelen bütün musibetler birbirimize yapılan iyiliklerle gider. Buda geçer diyerek iyiliğe yönelmeliyiz ki huzur içinde yaşayalım ve huzur içinde ölelim vesselam.,.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle. Ve hayatımızın doğadaki en acımasız canlılar olan biz’lerin elinde olması ayrıca korkutucu. Empati duygusunun hiçbir toplumda gelişmiş olduğuna inanmıyorum...
      Umalım ki geçsin gitsin bu kötü günler🙏🏼 Gündemden uzaklaşmak için yazdığım bir yazıydı askında ama uzak kalmak mümkün değil...

      Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.

      Sil
  3. blog sayfanızdaki kap çok hoş :) nasıl yapıyorsunuz bunları ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıllar önce araştırarak yapmıştım inanın hatırlamıyorum :( . Siz de bir araştırın mutlaka bulursunuz diye düşünüyorum.
      sevgiler :)

      Sil
  4. Bir Karadeniz kıyısında gece sabaha kadar karanlıkta ufku görebilmeyi zannederek çakıl iri taşların üzerine uzandım, ay ışığında deniz zifiri karanlık, tam kıyısına bir dalga vursa alıp götürecek... Sevgili Funda Arar'ın dediği gibi o sabah güneşin üstüme doğmasıyla öğrendim çoğu şeyi o can yakan taşlı Karadeniz kıyısında...
    … Vazgeçtiysen hep sağanak yağışlarımdan
    Vazgeçtiysen bitmek bilmez kışlarımdan
    Korkma kimseye ödenecek borcum yok
    Yok saymayı ben senden öğrendim…

    Güzeldi, sevgimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hep söylerim:
      Yüreğinize dokunabilmişse ne mutlu.
      Sevgiler...

      Sil

Ben buradayım sevgili okur, peki sen neredesin?