Bumerang - Yazarkafe

26 Temmuz 2020 Pazar

Anlamsız Şarkılar


G i d i ş i n i   i z l e m ek
Hayatın en can alıcı filmi burada başlayacaktı.
Hiç ağlamamıştı kadın.
Adam onu sevmediğinde
Sustuğunda
Şarkı söylediğinde
Saçlarını sevdiğinde
Kırdığında
Gülümsediğinde
Güzel bir şey söylediğinde
Ağlamaması garip değil miydi?
Zehrini dökmek ne güzel bir şeymiş. Dökemediğinde anladı...
Ağlasaydı, bir kez ağlasaydı bir daha susamayacaktı sanki.
Yine de ağlasaydı, hıçkıra hıçkıra hem de...
 Her şeyi bırakıp herkesten uzak bir yere gitme isteği geçer miydi?
Bir sahil kasabası fena olmazdı aslında. Deniz onu iyileştirebilirdi. Ama gücü yoktu. Uyanmaya, uyumaya, yemek yemeye.
İnsanlarla iki kelime dahi konuşmak istemiyordu. Yaşamanın anlamını yitirmişti büyük Türkçe sözlüğünde...
Lanet olası birkaç şarkı sigaralarına eşlik ederken ''mal'' gibi uzaklara dalıyordu.
Bu iç çekiş kalbe durmuştu.
Kalbinde kimseyi sevmediği, boş kalmış bir yerin ortasına oturmuştu. Daha önce kimsenin kanatamadığı yerden kanatmıştı. Hem de bunu hiçbir şey yapmadan başarmıştı...
Ağır ağır, fark ettirmeden ilerleyen bir kanser hücresi gibi esir almıştı kadını.
Sürekli aynı sayfaları, aynı fotoğrafları karıştırıp duruyordu. Gülüşünde kaybolmak ilkbaharda açan o en sevdiği papatyalardan bile güzeldi.
Elleri fotoğraflarda uyumak, ezberlenen; unutulmasın diye dualar edilen bir yüzden ibaretti hayatı.
Hangi ara bu kadar değişmişti?
İçindeki kanserli hücreyi büyütmek aptallığın en zirvesiydi. Aptallık da olsa bazı şeylerin dönüşü, değişmesi mümkün değildi.
 Ama şimdi, gidişini izlemek filmi zamanıydı. Bileti kalbin o kısmının sökülüp atılması, hissiz, kalabalıklar içinde ama aslında yalnız bir hayattı.
Kimseye gösterilmeden gizlice kanayan bir yaraya sürekli tuz basacaktı. Canı yandıkça daha çok sevecekti yarasını. Gülümseyecekti, adam yerine yarasını büyütecekti içinde...
Gökyüzüne bakacaktı her gün. Adamın da aynı gökyüzüne baktığını bilecekti. Yüreğinde bir yerlerde,  yılda bir kez de olsa hissedeceğini düşünecekti.
Film bittiğinde adam iyi olsun diye hep dua edecekti. Ona hatıra olarak verdiği şeyin tanesi olarak hep yanında olmayı dileyecekti. 
Sevmenin bazen vazgeçmek, ''iyi olsun''dan öte bir şey istememek olduğunu söyleyenleri şimdi anlamıştı. Ama bunun dayanılmaz acısını kimse anlatmamıştı.
Kalbinde bir bıçakla yaşamayı, nefes alırken nefessiz kalmayı kimse tarif etmemişti.
Kadın çok güzel sevmişti. Herkesten güzel sevmişti. Saçlarına beyazlar düşürecek bir sevdaya tutulmuştu. Hissediyordu, erken ölecekti...
Adam da bir zamanlar onu ''çok güzel seven'' bir kadın olduğunu unutmasındı. Bazen hatırlasındı. Kendine çok iyi baksındı. Onun kötü olmasına dayanamayacak bir kadın olacaktı, hayatı boyunca hem de...

Kadın filme
Gözünde, gönlünde dindiremediği
Yangınına bir damlası bile düşmeyen yaşlarla
Hıçkırıklarıyla kahkahaları birbirine karışarak
''ACISI DA, GİDİŞİ DE BAŞIM GÖZÜM ÜSTÜNE!'' diyerek veda etti...

''Dilimde ismi kаlmış, kаrа geceler
Elimde resmi kаlmış, kаrа geceler
Vuslаt bаnа küs mü kаlmış, kаrа geceler
Feryаtlаrdаn sus mu kаlmış, kаrа geceler....''



2 yorum:

  1. kara gecelere kara öykü olmuuuuş. eveet biliyom sen önce karakalemle yazıyooon :)

    YanıtlaSil

Ben buradayım sevgili okur, peki sen neredesin?