Bumerang - Yazarkafe

27 Mayıs 2020 Çarşamba

Bir Kadın

Kale gibi sapasağlam durmayı yıllar önce öğrenmişti. İçindeki yangını bir kişi bile görürse sonu olurdu... Başına buyruk yaşantısı, güzel şeyleri mahvetmeyi bir şekilde başarması şahsına münhasır özelliklerindendi. Yarasını göstermemek için yaralamayı göze alırdı...
Bir kahve sıcaklığında, telvelerinin çıkardığı o eşsiz resimde yoktu adam. Rüyalar ya da kapanan kapılarda da... Sitem etmeye hakkı olmadığı yanlış bir zamandı yaşanan...

Küllerinin kalıntısı izmaritinin bittiği yerdeydi yalnızca, önce alev alev yanıyordu. Değdiği yeri boğazından midesine kadar yakıp öylece yok oluyordu. Öyle bir yanma yoktu dünyada...
 Avustralya'da 240 gün süren yangın halt etmişti yanında.
 Söndüğünde yaktığı yerlerin enkazından başka bir şey kalmıyordu kadının elinde.
Peki bu yangınlarda yok olan canlı türleri kaç uykusuz gece, kaç izmarit ediyordu hayatında?
Güneş her sabah hoyratça doğduğunda acımadı ki dercesine gülümsemeleri kocaman bir yalandı. Gardını almazsa düşerdi. Düşerse bir daha kalkamazdı. Gülümseyerek bakmıştı adama ilk gördüğünde, son görüşünde de öyle olacaktı. Bir gün yine göreceğini, hikayesini onun da dinlemek istediğine emindi. Bir gün gelirse diye terk ettiği evinin kapısının altına küçük bir not iliştirdi.
''Ve sen adam, yüz hatlarını bir türlü hatırlayamadığım eski bir rüya gibisin. Gülünce küçülen gözlerinden başka, yangınımda yer yok.
Yazıp yazıp silinen, çöpe atılan korkak bir mektup gibisin.
Böyle bir yangında bile, sen hep gülünce güzelsin...
Bir yerlerde, aşkla
İyi ve güzel kal.''


2 yorum:

  1. yangın izmarit mektup, ne güzel ifade ediyosun, bir tatlı hüzün yineee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim deep :)
      Hüzünlü bir gizli özneyim :)

      Sil

Ben buradayım sevgili okur, peki sen neredesin?