Bumerang - Yazarkafe

30 Mayıs 2020 Cumartesi

Senden Öncesi


Saçlarından, kahverengi gözlerinden, o güzel sesinden, onu ''o'' yapan her şeyden daha önemlisi ruhuydu. Nahif bir ruh...
İnsanların yaptıkları işler, maddi güçleri, neleri sevdikleri ya da beğendikleri, bedenleri değildi önemli olan. Kendilerini, ömürlerini uğruna heba ettikleri şeylerdi... Ruhlardı...
Hani birçoğumuzun beğendiğimiz vücutlarda sevdiğimizi iddia ettiğimiz şey.
 Kadının ruh ve beden üzerinde düşünceleri farklıydı. Sohbet, maddiyattan daha önemliydi. Yani görmeden sevebilmek, görmeden gönül bağlayabilmek... Ömrü boyunca bıkmadan muhabbet edemeyeceği bir adamın başka neyi önemli olabilirdi ki?
 Bambaşka bir çağdan gelmişti sanki. İnsanların mektuplarla haberleştiği, sevdalarını sır gibi sakladıkları bir dönemden...
İşte bu yüzden yaşadığı çağı sevemiyordu. ''Yaşadığım çağdan nefret ettim, etimle kemiğimle nefret ettim.'' sözü hayat felsefesi olmuştu. Aşık olduğunu düşündüğü bir dönemden geçmişti. Her an aklını meşgul eden bir küçük eylül meselesine dönmüştü her şey...
 Sevdanın ortak bir dili olmalıydı. Ortak bir dile sahip olduklarını sandığı bir ruha kapılıp gitmek üzereyken uyandı. Yaşadığını sandığı duyguların lisanının tamamen farklı olduğunu idrak etmek uzun zamanını aldı. Sevmek bazen gör-e-memekti. Kapısını kendi açar, kendi kapatırdı her zaman. Aralık bırakmayı sevmezdi. Ama bu kez bir türlü kapatamadığı kapısının önünde kalakalmıştı. Yaşadığı çağa göre oynanan oyunları bile bile kapılmıştı. Kara kara ne yapacağını düşünürken çok da alternatifi olmadığını fark etti. 
 Kimsesiz, öyle alelade, göç yolunda denk geldiği yerleşik bir kuşa çarpmıştı kalbi. Yolundan olmuştu. Biraz da solundan. Ama uçmak zorundaydı. Yerleşik kuşun kuralları, evi vardı bu yerde. Ve ondan ona ''hevesle’’ uçtuğu dalları...
Soluna ne olacağı yerleşik kuşun çok da umrunda değildi yani... Onun daldan dala gezişini izlemek sadece acı veriyordu...
 Bu yüzden tüylerinden bir küçük hatıra alıp yoluna devam etti, çağı unutmadan. Yolunu, solunu, nereye gittiğini yeniden hatırlayarak, ve o şarkıyı fısıldayarak...



''Benden öncesi de vardı
Sonrası da olur, unut beni
Senden öncesi hep hardı
Sonrası yangın yakma beni...''




10 yorum:

  1. Çok fazla anlamadım; ama çok fazla hissettim :) Ve sonunda "o" nun küçük bir hatıra ile yoluna devam etmesine mutlu oldum. Kalemine, yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hissettirebildiysem ne mutlu...
      Uçması gerekiyordu, uçtu göçmen kuş. Onu güzel şeyler bekliyordur diye umalım. :)
      Sevgilerimle.

      Sil
  2. Bense çok şey anladım ve üzüldüm, yerleşik kuşun göçmen kuştan bu kadar çabuk vazgeçmesine. Çünkü o küçük hatıraya tutunmak aslında umut, aşk, yaşamın bile anlamı bazen. Belki mevsim göner, göçmen kuş geri döner?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üzücü bir hikaye gerçekten... Yaşarken yazmak ya da yazarken yaşamak...
      Küçük bir hatıraya tutunmak çok çaresizce sevmenin işaretidir...
      Belki, belki güzel şeyler olur.

      Sil
    2. Bazı yazılar anlaşımlak için değildir. Hissedilmek içindir. Bu yazının da onlardan biri olduğunu bilecek kadar Gizli Özne okudum bugüne dek. Kişisel görüşünüzü bir başkasının yazdıkları üzerinden kendinizin daha 'anlayışlı' olduğunu belirtmek üzerine değil; yazara ve yazıya yönelik dile getirirseniz çok daha şık olur.

      Sil
    3. Bugüne kadar yazılan en güzel yorumlardan biriydi belki de, eskiden beri sizin gibi bir kelime ustasını tanıdığım için çok mutluyum, sağ olun :)
      Diğer sevgili okur da kötü niyetli yazmamıştır diye düşüyorum, sadece neyi kast ettiğinizi o an anlamamış olabilir.

      Sil
    4. Fazla tepki vermişim ben de zaten, niye öyle yapmışsam :) Ama ben de kötü niyetli değilim gerçekten :) Çok teşekkür ederim sevgili Gizli Özne. Okumaktan her zaman keyif aldığım bir yazarsın, kendi bloğuma zaman ayıramadğım, blog yazarı arkadaşları ziyaret edemediğim bu annelik yoğunluğu ile geçen zamanlarda bile ne yazmış diye bakmaya gayret ettiğim bir kalemsin. Sevgiler.

      Sil
    5. Annelikten, uykusuzluktan, yorgunluktan olabilir. Ben de o güzel kalbinizi bilecek kadar tanıdım sizi yıllardır, niyetiniz konusunda hiç şüphem yok :) Sezen’in ‘annelik ömür boyu pişmanlıktır’ sözü gelir hep aklıma. Çocuk büyütürken yaşanan endişeler ve yersiz pişmanlıklar üzerine söylenmiş en güzel söz bence :) Çok teşekkür ederim, hep var olalım, hep yazalım! :)

      Sil
  3. hımmm bugünlerde ağır yoğun bir ruh durumundasın ama demekki bu senin güzel ifade etmene yarıyooo :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında geceleri kendimle çok kalabilmeme bağlı yazabilmem, yoğun zamanlarda olmuyor :)

      Sil

Ben buradayım sevgili okur, peki sen neredesin?